Wednesday, August 31, 2005

Güçlerin Trafigi

Gücünün bilincinde olmak farkli bir güçtür.

Hatta olmayan gücünün bilincinde olabilmek yoktan varedilmis bir güçtür derler.

Sirf gücün varsayimi bile, etraflarinda bir güç trafosu bekleyenler icin bir enerji yaratisidir.

Güçsüz birisi bile etrafinda sirf ona atfedilen güç ile ayakta kalmayi birakin, bir güç santrali haline gelebilir.

Bu santralda birlestirilen güçler bu santrala bagimli hale gelebilirler.

Bu bagimlilik varsayilan gücün ekmegine yag sürüp trafoya baglanmis sakinlerin gücünü azaltabilir.

Trafo merkezine güç akitarak yasayan,

dolayisiyla hergün yeniden topladiklari güçlerini varsayilan güce akitarak ayakta kalmaya devam eden mutsuz trafo bagimlilari,

daha mutsuzluklarinin farkina varacak gücü toparlayamadan trafo tarafindan yeni bir güç emme seansi baslatilir.

Bu seans sonunda ertesi günün güç emme seansinin bilinciyle en fazla bir uykuluk vakit kalir gücünü yeniden toplamasi gerekenlere.

Ancak ve ancak, trafo merkezinin varsayilan gücüne de ertesi günün güçlerinin

nasil ve hangi sistemle toplanacagi,

nasil idame ettirilecegi,

gelecek güçlerin esenligi icin kimden ne kadar güç emilecegi sorularini sormak ve

bunlari düzenlemek kalacaktir ki

bu da azimsanmayacak bir güç gerektirir.

Bu da güçlerini fazla "emme organisazsyonu" yapmak zorunda kalmaktan ötürü harcayanlarin paradoksudur.

Varsayilan güç merkezlerinin bütün deniz kenari tatillleri, trafo sürgünlerinin veya sürüngenlerinin yabancilasma krokilerini çizmek zorunda kalmadan birkac gün geçirebilme telasidir aslinda,

yabancilastirirken yabancilasmama çabasidir

ama bu bedel ödenmeden güçlü kalamaz çogu "varasayilan güç merkezi".

Monday, August 15, 2005

MAHMUT

Bu gecenin belki de en yazik tarafi idi Mahmut’u kaybetmek. Huzunlerimin, acilarimin herseyimin kedisini. Yanimda birisi uyurken, ki bu birileri cok uyudu, o geceyi paylasirdi benimle. Patilerini gomerek gogus kafesime… once birisi sonra digeri . Sonra da o cusseli vucudunu birakirdi uzerime, kafasini da gogsumden boynuma dogru. Sonra o pozisyondan rahatsiz olur yeniden baska bir sekilde kivrilirdi uzerime. Sonra kalkardi uzerimden, mesafeli bir ask yasardik. Onun eli ve benim elim birlesirdi sadece. Elimi patisini tirnaklarina dogru olan kismina yanastirirdim, o da bir sikar bir birakirdi tirnaklarini, yanilmiyorsam bunu yapan tek kedi oydu dunya uzerinde.

Mahmut dedim ya, bir atlas gibiydi vucudu, siyahlarin kivrimlari, beyazlarla birlesme noktalari, patilerinin dolgunlugu, Trotski sakali, kocaman gozleri, kafasiyla parlattigi ayakkabilar, agziyla tuttugu kuslar ve bize yaranamamasi. Kafasina pat diye vururduk eve kus getirdigi zaman. Anlamazdi, aptaldi, dunya aptaliydi, dunya tatlisiydi. Sicakti ve burnu islakti. Cok insan bir kediydi. Annesi oldugunde gunlerce miyavladi ortalikta, onu aradi, bulamadi. Anlayacagim o da bizden birisiydi iste.

Dogdu; killandi, yasadi, kostu, oynadi, ve onu cok sevdim. Ve de daima sevecegim.

Wednesday, August 10, 2005

AÇIK KAPALI ------- İÇERİ DIŞARI

Kapı açık, gir içeri, bak içeriye, gör içerisini, kal içeride, yat içeride, uyu içeride, kıvran içeride, yürü içeride, düş içeriye,

düşün ki içeridesin, kapi açık, dısarısı soğuk, kapı kapandı dışarısı hala soğuk,

düşün ki dışarısı sıcak, içerisi soğuk, kalk ayağa, aç kapıyı. Çık dışarıya, dışarıdan içerisini düşün, kapalı kapıları, giremediğin içerileri, giremeyeceğin içerilere hiç giremeyeceğini düşün,

sonra kapıyı zorla kafanda, oradan bir pencere aç kendine, ad ver bu pencereye, dışarısının penceresi olsun bunun adı. Defalarca içinden geç bu pencerenin, ve girdiğin her yere bir ad ver. Dışarısının içerisi olsun girdiğin yer her defasinda. Kovulduğun içerilere dışarısı gibi bir daha bir daha gir. Her girdiğinde bir yerden çıktığın aklında olsun.

En son içeriye girdiğinde dışarıdan son kez çıktığın aklında olsun. Bir şey unutursan dışarıda aman unutma aklında olsun. Geriye dönüp baktığında dışarılara

için ve dışın birbirlerine girsinler.

İçerin dışarını, dışarın içerini eritsin bitirsin. Taa ki içsiz dışsız, hiç bir şeyi saklamadığın gerçeğini saklamak zorunda kalana kadar.

Wednesday, August 03, 2005

Sistem Yaratiklari: Hem de Topuklu Ayakkabili

Saatlerdir o telefon senin bu telefon benim....histerikce bir telefon trafigi. Otomatige baglanmis kelimeler. Karsisindaki potansiyel bir alici oldugunda sonsuz bir "sahte samimiyet", diger insanlara sonsuz bir bastan savmacilik, en fazlasi sahte bir gulumseme. Sahte bir sistemin nasil gercek bir motivasyon yaratacagi tartisila dursun, su yaratiklara soyle bir goz atalim:

Topuklu acik ayakkabilar, makyaj, ve dik durma konusunda cok karali bir vucut konumu. Tutarli ve mantikli olarak saatlerce cir cir konusabilme sanati. Daha sonrasi tam bir felaket...Kadinligin cazibesinin "alim-satim" dunyasinin emrine Tanri vergisi bir enstruman gibi sunulmasi.

Ey Nisantasinin mutlu yaratigi, mutsuz kadini:

Kararli ol, dik (erect) dur, kendine guven, ve genelde guclu mevkilerde bulunan erkeklerdeki snobizmi ve ukalaligi, daha da acik olmak gerekirse bircok erkegin kadina yasattigi dogal "ciddiye almama" tavrini içsellestirip is hayatinda yukselmek icin uygulamaya koy, hem de bu içsellestirilmis kayitsizlik ile kadinsal cazibeyi sentetik olarak karsindaki icin bir ic giciklama malzemesi haline getir!

Sirf bu ic giciklattirici tavrin bile etkileyici, elde edici ve negatif de olsa tavlayici olmaya yetmesi zaten insanin "arzu" mekanizmasinda global kapitalizmden kaptigi tedaviye muhtac bir hastalik oldugunu gostermiyor mu zaten? Reklam, iletisim, tanitim, sunum, lansman ve daha neler. Bu yaratiklara daha ne kadar katlanacagiz. Cinsellik, güc oyunlari ve "alim-satim" dunyasinin etkileme mekanizmalarina.

Etkili liderlik, etkili konusma, jest ve mimiklerin ayarlanmasi, durus, kendine guven gostergeleri, karsisindakini bekletip bezdirerek malini satma stratejileri, Pahali fiyat bictigin zaman insanlarin "arzu" suna daha fazla sahip olabilme gibi gariplikler. Ve en sonunda tum bunlari insan psikolojisinin dogal seyrinden kesitler alinarak kesfedilmis stratejiler olarak kabul edip bunlar uzerine bir de marketing dersleri vermek.

Sahte bir zehirin belki de tek panzehiri de sahte olacaktir. Insan "arzu" sunu bu kadar "iktidar ve daha cok sahip olma" odakli kurgularsaniz panzehiri de ancak kimyasal anti-depresanlar da bulursunuz. Olsa olsa sehir hayatina uyumlu bir sekide devam edebilecek kadar iyilesebilmis yaratiklar yaratirsiniz ama mutlu insanlar asla.

Not: Bu yazinin tanitimi, medya ile iliskileri, pazarlamasi ve marketing stratejileri tarafimdan yapilmistir.