Ölümün Yaşayan Hücreleri
Düşünsenize yıllar geçti, devran döndü.
2080 yılındayız.
Devlet bu sefer “Sözde Hrant Cinayetinden” bahsediyor.
Özür dilemeyen devletler sıralamasında bir numaraya yerleşiyor.
Efendim Hrant Dink öldürülmedi, eceliyle öldü filan deniliyor
Meclis tarihçileri bir araya topluyor.
Sözde Hrant yasası çıkarıyor.
Tarihçilerin bir tanesi "zaten Hrant hiç yaşamadı ki" deyiveriyor.
Onu gören kimse yok.
İspatlanamıyor.
Fransa, Hrant öldürülmedi diyenlere hapis cezası kesiyor.
"Hrant yaşamadı ki öldürülsün" diyen bir Türk felsefeci tutuklanıyor.
Mahkemede ifadesini değiştiriyor
"Hrant ölmedi ki yaşasın" deyiveriyor.
Yaşasın ölmeyen Hrantlar sloganları atılıyor.
Bir güvercin Sorbonne meydanına konuveriyor.
Delil olarak mahkemeye getiriliyor.
Evet ölmedim.
Tek söylediği bu.
Mısır çarşısında beni beslediler.
Osmanbey’de iki kez ezilme tehlikesi geçirdim.
Kuş gribinden linç girişimleri.
Tüylerimi hafif kaybettim.
Kanatlarımın altı mikroplandı
Öldürdüler ama ölmedim
Çünkü ölümümden bir şeylere hayat verdim.
Daha öncesinde nefes almayan bazı şeylere
Kanat altı mikroplarına
Zararlı bakterilere
Bir nefes
Kuburlarda havasızlıkla beslenen sineklere bile tazyikli gagamla saldırmadım
Onları bile
Bir kelebeğin günlüğünden bazı sayfalarla besledim
Sadece bu yüzden bile
Eğer sanık yaşamadığımı söylediyse doğrudur
Eğer sadece yaşamadığım için öldüysem
Çıkarımı fazlaca kollamamışım.
Korkularımı ciddiye almamışım
Masumiyetimi
Korkularımla birlikte korumalara teslim etmemişim.
Eğer sanık ölmediğimi söylüyorsa
Onun en yalancı anına denk gelmişsiniz
Biraz bekleyin
Söyleyecek
Üç Yüz Bir kere söyleyecek
Ve Üç Yüz Birincisinde
Kendisi de ölecek korkusundan
Ve ölümü
Hiç yaşamadığı kadar
Heybetli olacak.
Kanatlar gergin
Tüyler diken diken
Sinan Evcan 2007
0 Comments:
Post a Comment
<< Home