Wednesday, December 20, 2006

Istanbul'un Kirpisi

Gazetelere dar geldik,….
İki kelimeyi adabıyla söyleseydik halbuki,
Her sey yoluna girecekti.

Pazar kahvaltılarında boy gösterip,
Metalik kol düğmelerini damarlı ellerimize
Paralel bir şekilde ilikleyecektik.

Parlayamadık.

Parlamanın bir alt bir de üst eşiği vardır…

Anlayamadık

Çok parlayan okside olur,
Az parlayan ise güneşi arayan bir kirpi.
Dikenlerinde B vitamini, uçları sivri.

Siyah dikenlerin altında gizlenen kararsız bir kafa.

Her karar eşiğinde
Bir başka çocukça ilgiye
İlgisi kayan
Bir iki toplumsal bilgiye
Midesi bulanan

Yari yola geldiğinde ise

Bir iki çimen eşeleyip
Yerin dibine girmeye kalkan
Sen değil miydin ey kirpi
Nedir simdi bu B vitamini.

Aslında çok basit.

B vitamini gergin sinirleri gevşeten,
Dünyanın gerginlik noktalarını birbirinden uzaklaştıran
Doğal bir cevher.

Gerilmek veya tansiyon.
Vücudun sıkça verdiği tepkimeler.

Peki neden veriyor vücut bu tepkimeleri?
Tabii ki sorulması gerek.

Sabah yürürken önünde anlamsızca kaldırım trafiğini yavaşlatan
Bir yaslı,
Telefonuyla meşgul
Bir genç.


Bir araç,
Kırmızıda klakson çalan,
Yeşilde gazi unutan.

Her daim
Arkadan gelenin gerildiği
Öndekinin tıkadığı bir yol
Tıkanmışlıkların
Kor gözün parmağına bastıkları klakson

Tüketildiği zaman
Rahatlatması beklenen kırmızı ışık
Farkına varıldığı zaman
Asla beklendiği kadar sevindirmeyen yeşil ışık.
Ve tüketildiği zaman yeniden beklenen yeşil ışık.

Bütün bu ışık oyunlarında en haksızlığa uğrayan belki de sari ışık.

Bazıları turuncu görüyor
Kırmızıdan gecenler

Bazıları göremiyor
Yeşili kaçıranlar

Aslında kendine en haksizlik yapılan sarı ışık.
Çünkü sarı ışık uyarı ışığı.

Gel gör ki geçmiş ve gelecekle bağını koparmamış tek ışık o.
Geçmişi diri tutan ve geleceğin yolunu açan

Tabii konumuz İstanbul ise.

Bittiği anda bu sarı ışık
Yine huzursuzluk
Yine homurdanma
Gelecek kırmızı ve gelecek yeşilin tansiyonunda

Birinde durma
Birinde kalkma

Belgrat ormanlarında ise kirpi
Halen çimen ve toprakların birleştiği yerde

Kazılar yapıyor

İki piknikçinin mangalındaki et kokularına
İstemeden diken misafiri oluyor.



Etin üzerine çayını demleyen Pazar piknikçisinin duyguları
Hem çok karışık
Hem de çok net

Karışık çünkü kömürü korlamak karışık bir is
Karışık çünkü maca yetişmek için
Akşamüstü bir boğaz trafiği onu bekliyor

Osmanbey’de ise klaksonlar, küfürler
Bini bir para
Biri bin para
Bu da ertesi günün karışıklığı.

Çok da net aslında duyguya benzer güdüleri
Eti yemek
Kemiğini kemirmek
Tuzuyla, biberiyle, yağıyla

Ha iki ağaç arasında bir mangallık mola vermişsin
Ha iki araç arasında bir klaksonluk

Sari ışığın suresini uzatamadıkça

Her araç bir engel
Her ağaç bir mangal
Her et yenilir

Osmanbey’de ise klaksonlar, küfürler
Bini bir para
Biri bin para

Bu ertesi günün karışıklığı

Parlayan bir güneş, vitaminini güneşten alan bir diken

Bunların arasında okside olmuş bir iki motor, bir iki gıcırtı
Bir iki klakson, bir iki mangal kömürü

Bir iki et, bir iki diken

Eti kurtarmak için batırılan
Bir iki klakson

Gerginliği yumuşatan
Bir iki B vitamini

Ve ağaçların bolluğunda
Kömür ateşinde
Ve de İstanbul da
Yolunu bulan
Bir iki Kirpi

0 Comments:

Post a Comment

<< Home